Bu kutsal mücadele uğruna Çanakkale’de 250 bin şehit verdik. Çanakkale toprakları çeyrek milyon şehidimizin kanı ile sulandı. Nice çocuklar yetim, nice kadınlar dul ve nice analar evlatsız kaldı. Herkesin yüreğine bir kor düştü. Bir kor ki yüzyıllar geçse dahi sönmeyecek… Bir kor ki acısı hiç dinmeyecektir.
Bizim on beşliler mevzide en fazla on metre ileride niye geldiklerini bilmeyen anzaclar; Bir akşam anzac askeri elinde gitar tutturur bir şarkı şarkı biter Türk mevzisinden bir alkış anzaclar şaşırır. Ama biz öyle bir ulusun insanıyız ki karşılığı olmalı Yemen den yeni dönen Adem çavuş başlar yanık sesi ile uzun havaya
Gışlanın önünde sıra söğütler
Oturmuş binbaşı asker öğütler
Yemen'e gidiyor babayiğitler
Ağlaman analar yine geliriz
Din millet yoluna gurban oluruz
Gışlanın gapısı demir değil mi
İçinde oturan Emir değil mi
Yemen'e giden gelir değil mi
Ağlaman analar yine geliriz
Din millet yoluna gurban oluruz
Gışlanın içinde bir dolu testi
Askerin üstüne fermanlar esti
Analar babalar umudun kesti
Ağlaman analar yine geliriz
Din millet yoluna gurban oluruz
Anzac mevzisinde bir alkış tufanı kimse kimseye tek kurşun sıkmıyor gündüz savaş gece mevzi savaşın bile bir asaleti bir haysiyeti var Günümüzdeki gibi değil. Ertesi akşam yine anzac askeri yine bir şarkı bizimkiler alkış arkasından yine Bizim Adem çavuş
Bir bulut gaynıyor Sivas elinden
Ucu telli mektup geldi yarimden
Garlı dağlar ne olur ne olur
Asker ağam gelse yarelerim
Ey olur ey olur ey olur
Allah bu askere ömürler vere oy oy
Teskeresini alıp geriye döne
Garlı dağlar ne olur ne olur
Asker ağam gelse yarelerim
Ey olur ey olur ey olur…
Anzac mevzisinde bir alkış tufanı derken Ertesi gece anzaclar yine bir şarkı alkış yok; Şaşırırlar Bir anzac askeriyarım yamalak Türkçe ile Türko Türki Adem çavuş der; Uzun bir sessizliğin ardından Mevziden bir ses; bugün Türkü yok Adem çavuş şehit düştü… Anzac lar ayağa kalkar ve matem marşı söylemeye başlarlar.. İşte onun içindir ki
Ulu önder Atatürk 1934 yılında Anzak annelerine hitaben yazdığı mektup şöyle: dir
"Uzak memleketin toprakları üstünde kanlarını döken kahramanlar; burada dost bir vatanın toprağındasınız. Huzur ve sükun içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yana, koyun koyunasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar; gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız bağrımızdadır. Huzur içindedirler ve huzur içinde rahat rahat uyuyacaklardır. Bu toprakta canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır."
İşte bu yüzden Türk olmak farklıdır özeldir Türk olmak ilk önce insan olmaktır.
Dolaysı ile tam da budur
Türk olmak,
Vatan görevini yapmayan evlada,
Sütünü haram kılmaktır,
Geri dönmeyeceğini bilse’de,
Yavrusunu, askere salmaktır.
Türk olmak,
Annenin,
Oğlum şehit düştü diyerek,
Gurur duyması,
Diğer oğlunu’da, kınalı kuzum diyerek,
Cepheye yollamasıdır.
Türk olmak,
Babanın,
Gözyaşlarını tutması,
Tabutuna sarılarak, vatan sağ olsun demesidir.
Türk olmak,
Ecdadının yaşadığı kıtlıktan dolayı,
Çayın yanında gelen şekerin fazlasını,
Garsona geri vermek,
Türk olmak,
Azığını ziyan etmekten korkmak,
Göz hakkına, diş kirasına saygıdır.
Türk olmak,
Evinde ki aşı, misafiri ile paylaşmak,
Kendi yerde yatarken,
Misafirini döşekte yatırmaktır; Türk olmak.
Türk olmak,
Milli maçta ağlamaktır,
Türk olmak,
Ayhan Işık’a; Belgin Doruğa âşık olmaktır,
Yavuklusunu ölesiye sevmektir; Türk olmak.
Türk olmak,
Aşkı, vatanı, dini için ölmektir, öldürmektir.
Sevdiğinin elini tutmadan, kara toprağa girmektir.
Türk olmak,
Aşk şiirlerini yüreğinde hissetmek,
Eşkiyaya türkü yazmaktır.
Türk olmak,
Yunus’u bilmektir,
Aşık Veysel-i, Mevlana’yı, Hacı Bektaş-i Veli’yi,
Hocam Ahmet Yesevi’yi sevmektir.
Başlara taç etmektir; Türk olmak.
Türk olmak,
Saz çalındığında, ney üflendiğinde,
Kös dövüldüğünde, kaval çaldığında,
Yüreğinin derinliklerinde,
Bir sızı hissetmektir.
Türk olmak,
Yemen türküsüne konu olmaktır.
Feleğe küfretmektir,
Odur ki 18 Mart 1915 yaşanmıştır Bizim ecdat olarak evlat olarak torun olarak bu vebale borcumuz vardır Bu borç para veya pul ile ödenmez ancak o ecdada layık olmak ile ödenir Kim ki içinde buna karşı en küçük bir şüphesi varsa;
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün
‘’ Ancak hatalarını kabul edenler affedilmeye layık olurlar. Çünkü bunlar hatalarını anlamış pişman olmuş, bir daha aynı hatayı yapmamaya karar vermiş Kimselerdir. Fakat suçlarını saptırmaya ve savunmaya kalkışanlar aynı yolda devam edecekler demek ki; Bunları kesinlikle hoş görüp affetmek kesinlikle uygun değildir.1925
Türk olmak Dünyaya feyiz veren ATATÜRK olmaktır. Bunun yegâne ders kitabı Gençliğe hitabedir.